Günümüzde konut inşa edilebilecek alanların azlığı ve konut ihtiyacının fazlalığı sebebiyle, müstakil evler yerini sitelere bırakmaktadır. Sitelerin yönetim ve bakım giderleri kat malikleri veyahut bağımsız bölümde devamlı oturan kişilerce yapılan gider karşılığı avans ile karşılanmaktadır.
Her kat maliki ana taşınmazın yönetimi ve bakımı için ortak
giderlere katlanmakla yükümlüdür. Kat Mülkiyeti Kanunun 20. Maddesinde ortak giderlerin
kat maliklerince ne şekilde ödeneceği düzenlenmiştir. Buna göre kat maliklerinden her biri aralarında başka
türlü anlaşma olmadıkça; kapıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi giderlerine ve
bunlar için toplanacak avansa eşit olarak; anagayrimenkulün sigorta primlerine
ve bütün ortak yerlerin bakım, koruma, güçlendirme ve onarım giderleri ile
yönetici aylığı gibi diğer giderlere ve ortak tesislerin işletme giderlerine ve
giderler için toplanacak avansa kendi arsa payı oranında katılmakla yükümlüdür.
Kat
malikleri ortak yer veya tesisler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçmek veya
kendi bağımsız bölümünün durumu dolayısıyla bunlardan faydalanmaya lüzum ve
ihtiyaç bulunmadığını ileri sürmek suretiyle bu gider ve avans payını ödemekten
kaçınamazlar. Bahçe katında oturan kat maliki, bağımsız bölümünün durumunu
ileri sürerek, asansörü kullanmaya ihtiyacı olmadığından, asansör onarım ve
bakım bedellerine katlanmaktan kaçınamamaktadır. Kat maliki site içerisinde
mevcut havuz, spor salonu gibi alanları kullanma hakkından vazgeçmek suretiyle
bu yerlerin giderlerine katlanmaktan kaçınamamaktadır.
Gider
veya avans payını ödemeyen kat maliki hakkında, diğer kat maliklerinden her
biri veya yönetici tarafından, yönetim planına, bu Kanuna ve genel hükümlere
göre dava açılabilir, icra takibi yapılabilir. Gider ve avans payının tamamını
ödemeyen kat maliki ödemede geciktiği günler için aylık yüzde beş hesabıyla
gecikme tazminatı ödemekle yükümlüdür.
Kat
Mülkiyeti Kanunu’nun 35.maddesinde ‘’Kat mülkiyetine ilişkin borç ve
yükümlerini yerine getirmeyen kat maliklerine karşı dava ve icra takibi
yapılması ve kanuni ipotek hakkının kat mülkiyeti kütüğüne tescil ettirilmesi’’
yöneticinin görevleri arasında sayılmıştır. Bu sebeple gider veya avans payını
ödemeyen kat maliki veya devamlı oturan kişi hakkında yöneticinin dava veya
icra takibi açması için ayrıca yetkilendirilmesine gerek yoktur.
Kat
Mülkiyeti Kanunu’nun 33.maddesine göre Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan
davalarda yetkili mahkeme ana taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Bu yetki
Yargıtay uygulamalarında kesin yetki olarak kabul edildiğinden ve kesin
yetkinin kamu düzeni ile ilgili olmasından dolayı, ortak gider borcunu ödemeyen
kat maliki hakkında, ana gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekmektedir.
Görevli mahkeme Sulh hukuk mahkemesidir.
Ortak gider
alacağına ilişkin olsa dahi Kat Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanmayıp, genel hükümlerin
uygulandığı davalarda kesin yetki kuralı bulunmamaktadır. Bu davaların genel
yetki kuralı gereğince davalının yerleşim yerinde açılması gerekir. Görevli
mahkeme ise Asliye hukuk mahkemesidir. Örnek vermek gerekirse, Toplu yapılarda,
tapu kütüğüne toplu yapı şerhi işlenmediği takdirde, Kat Mülkiyeti Kanunu
uygulanmamaktadır. Genel hükümlere göre dava veya icra takibi açılabilmektedir.
Kat
Mülkiyeti Kanunu’nda gider ve avans payını ödemeyen malik, yasal faizden ayrı
olarak gecikme tazminatı ödemekle yükümlü tutulmuştur. K.M.K 20.maddesinde
Gider veya avans payının tamamını ödemeyen kat maliki ödemede geciktiği günler için
aylık yüzde beş hesabıyla gecikme tazminatı ödemekle yükümlü kılınmıştır.
Gecikme
tazminatı faiz istenmesine engel değildir. Gider ve avans payını ödemeyen kat
malikinden, gecikme tazminatı ile birlikte faiz de istenebilmektedir. Gecikme
tazminatı kat mülkiyeti hukukuna özgü bir kurum olup, hukuken gecikme faizi
niteliğindedir. Gecikme tazminatına faiz işletilememektedir.
Gecikme
tazminatı, Kat Mülkiyeti Kanunu’nda düzenlendiğinden dolayı, gider ve avans
payının tahsili amacıyla dava veya icra takibi açılsa dahi, Kat Mülkiyeti
Kanunu’nun uygulanmadığı durumlarda istenebilmesi mümkün değildir. Birden fazla
parselde kurulmuş yapılarda, toplu yapı yönetimine geçilmediği takdirde,
gecikme tazminatı istenemeyecektir. Bunun tek istisnası, Kat Mülkiyeti Kanunu
uygulanmasa dahi, yönetim planında gider ve avans payını ödemeyen kat malikinin
gecikme tazminatı ödemekle yükümlü tutulmasıdır. Gerçekten de Kat Mülkiyeti
Kanunun 28.maddesinde yönetim planının bütün kat maliklerini bağlayıcı bir
sözleşme hükmünde olduğu düzenlenmiştir. Bu sebeple kat maliki, avans ve gider
avansını ödemediği takdirde, davada genel hükümlerin uygulanması sebebiyle
gecikme tazminatından sorumlu olmayacağını ileri süremez.
‘’… Dosya
içerisindeki bilgi ve belgelerle, tapu kayıtlarının incelenmesinden de; davaya
konu sitenin birden fazla parsel üzerinde kurulu olduğu ve Kat Mülkiyeti
Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin 5711 sayılı Kanun’un 22.maddesiyle Kat
Mülkiyeti Kanunun 66. Ve devamı maddelerinde düzenlenen toplu yapılara ilişkin
özel hükümler uyarınca sitede henüz toplu yapı yönetimine geçilmediği
anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlıkta kat mülkiyeti hükümlerinin değil,
genel hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Ancak Kat Mülkiyeti Kanununun
28.maddesinde yönetim planının bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme
hükmünde olduğu düzenlenmiştir. Yönetim planının 48. Ve 49.maddesinde ödemede
geciktiği günler için aylık %5 gecikme tazminatının ödenmesi gerektiği düzenlenerek
ortak gider borcunu ödemeyen kat maliklerinin gecikme tazminatından sorumlu
olduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlığın çözümü için genel hükümlerin uygulanacak
olması davalının sadece yasal faizden sorumlu tutulmasını gerektirmemektedir.
Mahkemece ana taşınmaza ait yönetim planının davalının maliki olduğu bağımsız
bölümü kapsayıp kapsamadığı, ilgili yönetim planının davalı yahut bağımsız
bölümün önceki malikleri tarafından bağlayıcılığı bulunup bulunmadığına ilişkin
araştırma yapılarak yönetim planının davalı açısından uygulanabilir bulunması
halinde öncelikle yönetim planı hükümlerine göre bir sonuca varılması
gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu şekilde davanın
kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yargıtay 20.HD E.2017/5600, K.2019/428, T.24.01.2019 (www.kazanci.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder