KEFALET BORCUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ

TÜRK BORÇLAR KANUNU’NA GÖRE ADİ KEFALET 

Özet 
Türk hukukunda kefalet BK 581-603 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanunda kefalet sözleşmesi çerçevesinde kefalet kurumu adi kefalet ve müteselsil kefalet olmak üzere ikiye ayrılarak incelenmiştir. Borçlar kanununda adi kefalet esas alınmıştır. Müteselsil kefalet olması için ek düzenlemeler yapılmalıdır. 2011 yılında düzenlenen yeni Borçlar Kanunu’na göre geçerli bir kefalet ilişkisi kurulabilmesi için yeni düzenlemeler getirilmiştir. Kefalet ilişkisi sıklıkla banka kredilerinde ve kiralama sözleşmelerinde kullanılmaktadır. Kefalet ilişkisi garanti ilişkisinden, müteselsil borçluluk, borca katılma ve Ticaret kanununda düzenlenen aval ilişkisinden farklılıklar barındırmaktadır. Geçerli bir kefalet ilişkisi kurulabilmesi için daha sıkı şartlar getirilmiştir. Böylelikle kefil olan kişinin nasıl bir yükümlülük altına girdiğini düşünmesi amaç edilmiştir. 
Anahtar kelimeler: Kefalet, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu, Adi kefalet

Giriş
Kefalet ilişkisi yaygın kullanılan bir güvence ilişkisidir. Kefil, kefalet sözleşmesi ile borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlenir. Adi kefalet ilişkisi kefalet sözleşmesi ile kurulur. Kefilin sorumluluğu sözleşmeden ve kanundan kaynaklanır. Kefilin sözleşmeden doğan borcunun hukuki sebebi, teminat sebebidir. Kefalet ilişkisi sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Şekil şartlarındaki eksiklikler sebebiyle kefalet ilişkisi kurulmaz. Kefil borç ödenmemiş olsa bile sorumlu tutulamaz. Kefalet ilişkisinde asıl borcun borçlusunun rızası aranmaz. Sözleşme alacaklı ve kefil arasında kurulur. Bu çalışmada adi kefalet ilişkisinin tanımı, hukuki niteliği, adi kefalet ilişkisinin geçerlilik şartları, kefilin borcunun kapsamı ve kefilin takibi konuları incelenecektir. 

1.Kefalet Borcunun Hukuki Niteliği 

1.1.Kefalet Borcu Fer’i Borçtur
Kefilin borcu asıl alacağa bağımlı bir borçtur.(fer’i borçtur.) TBK md.582 de ifade edildiği üzere Kefilin borcu asli bir borcun varlığını gerektirir. Kefalet borcunun doğuş ve sona ermesi buna bağlıdır. Ancak gelecekte doğacak veya koşula bağlı borç için de, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir. Fer’ilik unsurunun sonucu olarak asıl borcun sona ermesi durumunda kefalet borcu da sona erecektir. Diğer sonucu da kefalet borcunun asıl alacaktan ayrı olarak devri mümkün değildir. Kefaletin Bağımlı borç olmasının En önemli sonucu ise kefil, asıl borçlunun alacaklıya karşı ileri sürebileceği def’ileri ileri sürebilecektir. Kefalet borcunun fer’ilik özelliğini taraflar ortadan kaldıramazlar. Bağımlılık özelliğinin kaldırılması durumunda kefalet değil, garanti sözleşmesi veya müteselsil borçluluk söz konusu olur. 

1.2.Kefalet Borcu Tâli Borçtur 
Kefil adi kefalet ilişkisinde alacaklıya karşı ikincil borçludur. Tâlilik kefalet borcunun ileri sürülebilme şartlarına ilişkin bir kavram olup, asıl borçluya takip yapılıp bu takip semeresiz kalmadan ve rehine başvurulmadan kefile yönelmemeyi ifade eder. Kefil alacaklı tarafından borçluya başvurulmadan kendisine başvurulduğunu, ilk olarak asıl borçluya başvurması gerektiğini, def’i yolu ile ileri sürebilir. Bu def’iye tartışma def’i veya peşin dava def’i denilmektedir. Alacaklının asıl borçluya başvurmadan doğrudan doğruya kefile başvurabileceği durumlar TBK md.585/I’de düzenlenmiştir. Kefalet ilişkisinin kurulmasından sonra Borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alınması, borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hale gelmesi veya önemli ölçüde güçleşmesi, borçlunun iflasına karar verilmesi, borçluya konkordato mehli verilmiş olması hallerinde kefil tartışma def’ini ileri süremez. Bu haller kefalet sözleşmesinin kurulduğu anda mevcut ve kefil tarafından biliniyorsa, kefil tartışma def’inden önceden feragat etmiş sayılır. TBK md.585/II’nci maddesinde düzenlendiği üzere talilik ilkesi gereğince kefil, adi kefalette, Alacak kefaletten önce veya kefalet sırasında rehinle güvence altına alınmışsa alacağın öncelikle rehin konusundan alınmasını isteyebilir. Bu def’iye rehnin paraya çevrilmesi def’i denir. Ancak borçlunun iflasına veya kendisine konkordato mehli verilmesine karar verilmişse, bu hüküm uygulanmaz. Kefalet sadece açığın kapatılması için verilmişse takibin kesin aciz belgesi ile sonuçlanması, icra takibinin Türkiye’de imkânsız hale gelmesi veya konkordatonun kesinleşmesi hallerinde kefile doğrudan doğruya başvurulabilir. Ancak bu durumlarda sözleşme ile öncelikli olarak asıl borçluya başvurulacağı kararlaştırılabilir. 

1.3.Kefalet Borcu Tek Tarafa Borç Yükleyen İvazsız Bir Borçtur 
Kefalet ilişkisi kural olarak tek tarafa borç yükleyen bir ilişkidir. Kefalet sözleşmesinde sadece kefil borç altına girer. Kefil alacaklıya karşı sorumlu olup, borçluya karşı herhangi bir sorumluluk altına girmemektedir. Alacaklı bazı durumlarda kefile karşı bir kısım edimlerin yerine getirilmesini üstlenebilir. Bu hallerde, kefalet tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme niteliğini kazanır ve kefil üstlendiği borçları yerine getirmeyen alacaklıya karşı TBK m.97’ye göre ödemezlik def’ini ileri sürebilir. Adi kefalet sözleşmesi ivazsız bir sözleşmedir. Asıl borçlunun kefaleti sağlamak için kefile bazı menfaatler sağlaması (kefil olacak bankaya bir komisyon vermesi), kefalet sözleşmesinin ivazsız olma niteliğini etkilemez. Bu tür bir menfaat kefil ile asıl borçlu arasındaki iç ilişkiye dâhil bir unsurdur.

Kaynakça

ARAL/AYRANCI, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, İstanbul,  2014, s.440
ARAL/AYRANCI, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, İstanbul, 2014, s.450
ARAL/AYRANCI, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, İstanbul, 2014, s.451
EREN, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2017, s.761
ARAL/AYRANCI, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, İstanbul,  2014, s.441  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder